Türkiye’deki aile şirketlerine baktığımızda en büyük sorunun, kurumsallaşma ve profesyonelleşmeye geçişte ve yönetimin ikinci nesile devrinde yaşandığını görüyorum. Aile şirketlerinde patronlar, yetki ve sorumluluğu devretmekte, profesyonellere güvenmekte zorluk çekiyorlar.
Türkiye’de bir dönem yeni grupların doğduklarına ve hızla büyüdüklerine tanık olduk. Bunlardan bir bölümü hiçbir ön araştırma ve fizibilite raporu hazırlanmadan, aceleyle alınmış kararlar sonucunda gerçekleştirildi. Daha sonra ise bu gruplardan bazıları zora girdi, bir bölümü önemli ölçüde küçülme yoluna gitti. Birkaçı ise tamamen ortadan kayboldu. Bunlar şu tezi güçlendirdiler; şirketler de insanlar gibidir. Doğar, yaşar ve ölürler. Onlar da bir insanın yaşamlarındaki bütün evreleri geçirirler.
Canlı varlık olarak gördüğümüz şirketlerin hayatını devam ettirebilmesi, günümüzün karmaşık ve çok hızlı değişen çevre şartlarında öğrenme yeteneğini arttırabilmesi ile mümkündür. Günümüzde, küreselleşme Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Stratejileri sürecinin getirdiği yoğun rekabet ortamında işletmelerin sürekli değişmesi ve gelişmesi kaçınılmaz olmuştur.