Kuşak, aynı düşünceleri paylaşan, aynı duyguları ve kaderleri paylaşan, ortak sevinç ve hüzünlere sahip olan, tarihsel olarak bakıldığında aynı durumları yaşamış ve aynı zaman içerisinde yaşayan belirli yaş guruplarının ifade edilmesi için kullanılan bir terimdir. Kuşaktan kuşağa cümlesini çok fazla duyarız. Jenerasyon ya da nesil olarak da değerlendirebiliriz.
Aile içerisinde günümüzde kuşak denildiğinde en küçük yaştan en büyük yaşa kadar olan ve aynı soyun mensupları akla gelmektedir. Kuşak terimi özellikle iş dünyasında çok fazlaca duyulur. Zanaatkâr ya da markaların işletmecilikleri kuşaktan kuşağa geçerek aile şirketi anlamında bilinirliğini hep korur. Teknoloji geliştikçe de kuşak çatışmaları fazlası ile boy göstermektedir.
Ülkemizde de birçok örnekleri olan aile şirketlerinde çoğu zaman 3 kuşak aile ferdini görebilmemiz mümkün olmaktadır. En küçük torun, evlat, baba, büyük baba ve onun babası şeklinde gelişen soy ağacının işyerlerine yansımaları çok fazla olur. Büyük büyük baba günümüz ile kıyaslarsak ve ortalama 15/16 yaşında çalışma hayatına başladığını düşünürsek 70 sene önce kendi işini yapmaya başlamıştır.
Geçmiş zamanlarda her ürünün üretiminde ya da bir fikrin çıkışında zanaatkârlar ve sanatkârlar markalaşmanın adımlarını atarlardı. Sonra zaman geçtikçe kendi bilgi birikimlerini evlatlarına aktarırlardır. Onlar kendi evlatlarına onlarda hala marka başında olan evlatlarına. Ve gelecek nesilde bu aile şirketinin yeni kuşağı olarak ömrüne adım atar. Aile şirketi güven ve sadakat açısından ve devamlılığın sürdürebilirliği açısından çok önemlidir.
Ülkemizde kurumsallaşma yolunda giden aile şirketlerinin yönetimi içerisinde herkesin görev ve sorumluluklarının belirlenmesi, aile şirketlerinin mevcut yönetimlerinin bir sonraki kuşaklara aktarılmasında her hangi bir sıkıntı yaşanmaması adına aile anayasası hazırlanılır. Her aile şirketinin kendine has bir anayasası bulunur.
Şirketin geçmişten günümüze hedefler doğrultusunda profesyonelce çalışmalarını sağlaması açısından önemli bir kavramdır. Özellikle teknoloji geliştikçe aile şirketlerinde ortaya çıkan kuşat çatışmalarının işleyişi etkilememsi adına bu hükümler doğrultusunda çağa ayak uydurarak ilerlemek mümkündür.
Günümüzde birçok aile şirketinin var oluşunda hepimiz haberdarız. Büyük toplulukları ve marka zincirleri olan birçok kurumsal firma aile şirketi olarak karşımıza çıkar. Kurucuları tarafından çok güçlüklerle belirli yerlere getirilen şirketler aile içinde yaşanan kuşak çatışmaları nedeni ile maalesef sıkıntılar yaşayabiliyorlar.
Kuşak çatışmalarına aile şirketi bünyesinde bulunan fertlerin yaşları, öğrenim durumları, geleneksel tavırları, sosyal yaşamda ve iş tutumlarında karakteristik olarak yansıyan yargıları büyük etken olmaktadır.
Geleneksel yöntemlerle kurularak işletilen ve belirli bir seviyeye getirilen aile şirketlerine eklenen her kuşaktan bireyler aslında yenilikçilik açısından farklı boyutlar kazandırmaktadır. Genç kuşaklar için acemilik damgasının vurulduğu profesyonelliğin yaştan geçtiği olgusu artık günümüzde yıkılmaktadır. Eğitim ve öğretim ile kişisel becerilerin bir araya getirilerek hızlı ve güvenli adımlar atılması mevcut şirket durumunu verimsel anlamda çok daha yukarı çıkarabilir.
İlk kuşaklar her zaman teknolojiden uzak zamanlarda yaptıkları yoldan ilerlemek isterken, yeni ve genç kuşak daha çılgın fikirlerle iş yapma yöntemlerini değiştirmenin faydalı olabileceğini düşünürler.
Aile şirketlerinde patron silsile usulüne göre şirket kuruluşunu gerçekleştiren ya da ondan sonra el alan bireydir. Çoğu zaman değişime kapalı olabilen bu kuşak için yeni kuşak çatışmaları çok sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu durumda anayasal hükümlerin devreye konulması en doğru karar olacaktır. Böylelikle herkes kafasına göre değil piyasa şartları doğrultusunda geleneksel fikirlerden farklı olarak yenilikçi iş akımlarına hazır olacaklardır.
Her aile bireyinin şirket içerisindeki yetki ve sorumlulukları belirlenmeli ve herkes işin bir ucundan tutmalıdır. Profesyonelliğin getirdiği kanunlar çerçevesinde en çok dikkat edilmesi gereken konulardan bir tanesi de güven meselesidir. Her kuşak kendisinden sonra gelecek olan kuşaklara işini severek yapmayı öğretmelidir. Ve herkes genç yaşlı fark etmez yeniliklere açık olmalıdır. Sağlam yatırımlar için birlik ve beraberlik çok önemlidir.
Günümüzde dördüncü nesile kadar gelen aile şirketleri bulunmaktadır. Herkesin öncelikle şirket çıkarlarını önde bulundurması esas olmalıdır. Hisse sahibi, yönetici, patron, müdür gibi vasfı ne olursa olsun kuşaklar bulundukları yerde başarılı olmak için uğraşmalıdırlar. Herkes üzerine düşeni yaparsa ne çatışma yaşanır ne de başarısızlık.
Kurucuların kendisinden sonra gelecek kuşaklara yapabileceği en büyük katkı işyerinin faaliyet konusu ile ilgili eğitim almasını sağlamaktır. Tabiî ki aile şirketi olabilmek için öncelikle aile olmayı da öğrenmek ve karşılıklı fikirlere saygı durmak ana prensip olmalıdır.