
KOBİLERİN ZOR SINAVI
Yerkürede 332,99 milyon KOBİ düzeyinde girişim bulunuyor. Bu dünyadaki tüm şirketlerin %99,8’ine tekabül ediyor. Asya-Pasifik ev sahipliği yaptığı 187,1 milyon ile bu alanda lider durumdayken, onu 62,88 milyon ile Afrika izliyor. Avrupa’da 33,21 milyon, Kuzey Amerika’da ise 31,85 milyon KOBİ faaliyetlerini sürdürüyor.
KOBİ’ler küresel istihdamın %50’sini, gelişmekte olan ülkelerde ise GSH’nin %40’ını sırtlamış durumda. Dünyanın en gelişmiş ekonomisi ABD’de işletmelerin %99,8’i KOBİ. Yine istihdamın %46,4’ü KOBİ’ler tarafından yaratılıyor. Avrupa’da ise reel sektör işletmelerinin içerisinde KOBİ’lerin oranı %99 ve her 3 çalışandan 2’sine KOBİ’ler ev sahipliği yapıyor.
Bir diğer deyişle, ülkelerin gelişmişlik düzeyi fark etmeksizin tabir-i caizse dünya ekonomisinin çarkları KOBİ’ler sayesinde dönüyor.
Üretim ve İstihdam Ambarı KOBİ’ler
Ülkemizde de durum benzer. En güncel TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan KOBİ’ler Türkiye’deki tüm girişimlerin %99,7’sini, istihdamın %71’ini, cironun %44’ünü, üretim değerinin %37,3’ünü ve faktör maliyetiyle katma değerin %35,5’ini tek başlarına sırtlıyor.
KOBİ’ler toplam ihracatımızın %30,4’ünü, ithalatın ise %14,7’sini gerçekleştirirken büyük şirketlerin ihracatı içerisindeki dolaylı paylarını kattığımızda sağlanan katma değer yine oldukça yüksek.
KOBİ’lerin ihracatının %90,8’ini imalat sanayi ürünleri oluştururken, toplam AR-GE harcamalarının %27,1’ini KOBİ’ler üstlenmiş durumda.
Bununla birlikte KOBİ’lerin %55,9’u düşük, %31’i orta-düşük teknoloji düzeyinde yer alırken, sadece %12,4’ü orta-yüksek ve %0,7’si yüksek teknoloji kapsamında sınıflandırılıyor.
Kısacası KOBİ’ler tam bir üretim ve istihdam ambarı olarak nitelendirilebilir. Ancak mevcut haliyle KOBİ’lerimiz sürdürülebilir büyümenin bayraktarlığını yapabilir mi? KOBİ’lerimizin ciro, katma değer ve teknolojik dönüşümde yaşadığı yapısal sorunlar küresel risklerle birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor.
KOBİ’ler Tedarik Zinciri Kesintileri, Siber Olaylar ve Makro-Ekonomik Gelişmelerden Endişeli
Dünyanın Covid-19 pandemisi ile başlayan, Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği enerji, gıda ve hammadde krizi ile derinleşen, son olarak enflasyon ve resesyon endişeleriyle tırmanan olayların gölgesinde KOBİ’ler için çok daha zor bir yere dönüştüğü açık.
Dünya Ekonomik Forumu’nun Kasım 2022’de yayımladığı rapora göre KOBİ’lerin karşılaştığı en büyük zorluklar; hayatta kalma ve büyüme (%67), yeteneklere erişim (%48), şirket kültürünü ve değerlerini koruma (%34), teknolojik dönüşüm talebine karşılık verme (%25) ve finansmana erişim (%24) olarak öne çıkıyor.
KOBİ’lerin risk algısında da bu durumun yansımaları görülebiliyor. Allianz Risk Barometresi’ne göre dünyada 2023 yılı itibariyle orta ölçekli firmalar için en önemli riskler; siber olaylar (%31), makro-ekonomik gelişmeler (%28), enerji krizi (%23) ve kısıtlayıcı regülasyonlar (%20) olarak sıralanırken, orta ölçekli firmaların risk ajandasında ise tedarik zincirindeki kopmalar dahil iş kesintileri (%34), siber olaylar (%29), enerji krizi (%24) ve makro-ekonomik gelişmeler (%23) yer alıyor.
Elbette, büyük ya da sessiz istifa gibi kavramlar vesilesiyle tartıştığımız nitelikli insan kaynağına erişim sorunu da insan kaynağı konusunda kronikleşmiş sorunları bulunan KOBİ’ler için alarmın çaldığı bir başka alan olarak öne çıkıyor. Şirketlerin bünyelerine katacakları Z’ler ve Alfalar için organizasyon yapılarını ve kültürlerini dönüştürme zorunluluğu düşünüldüğünde bu sorun daha da derinleşecek gibi duruyor.
Dijital Dönüşüm Şart
Finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar ülkemizdeki KOBİ’lerin yapısal sorunlarını düşündüğümüzde tablo bizim için biraz daha karamsar. KOBİ’lerimizin %59,8’inin 2021 yılında en az bir kez siber ihlal olayı yaşadığını, %46,1’inin bilgi-iletişim uzmanı istihdam ettiğini, %6,2’sinin yapay zekadan faydalandığını ve imalat sanayindeki KOBİ’lerin sadece %21,6’sının endüstriyel robot kullandığını düşündüğümüzde başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor.
Üstelik KOBİ’lerimizin hanesine yapısal kırılganlıklarını daha da artıran deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarını ve %47,3 pay ile en büyük pazarı olan Avrupa’daki resesyonu da eklemek gerekiyor. Lojistik, tekstil, hazır giyim, tarım ve hayvancılık, mücevher, turizm gibi sektörlerde bölge kaynaklı tedarik zincirlerindeki aksama hatta kopma riskini de göz önünde bulundurduğumuzda KOBİ’ler için korkulu senaryolar kapıyı çalıyor.
Kısacası “işleyen demir” KOBİ’lerimizin küresel makro-ekonomik peyzaj zorlaştıkça ciddi bir direnç sınavından geçtiğini kabul ederek işe başlamak gerekiyor.
KOBİ’leri Başarıya Taşıyacak Faktörler
KOBİ’ler krizlere nasıl daha dirençli olabilir? KOBİ’leri başarıya taşıyacak 6 trend, bu konuda bize ilham veriyor;
Özetle; bu trendler Türkiye’deki KOBİ’lerin küresel rekabette söz sahibi olmak ve sürdürülebilir büyüme dinamiklerini yakalamak için sahip olması gereken yeteneklerden sadece birkaçı. Listeye birçok yeni madde eklenebilir. Ancak değişmeyen bir gerçek var ki, o da sağlıklı büyüyen ve tabana yayılmış bir Türkiye ekonomisi için KOBİ’lerin bu direnç sınavını başarıyla geçecek enstrümanlarla donatılması gerektiğidir.