İstanbul Dünya Ticaret Merkezi A2 Blok Kat:3 No: 160 Yeşilköy İstanbul

Yeni tip Coronavirus yani Covid-19, 2020 yılının ilk çeyreğinde Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkışının ardından çok kısa bir sürede ve hızlı bir şekilde önce Avrupa’ya ardından da aşamalı olarak tüm dünyaya yayıldı. Dünyanın salgının ciddiyetini anlaması epey zaman alınca bu tablo oluştu ve enfekte olan hastaların sayısı, ölümler günden güne çoğaldı. Erken tedbir alan ülkeler biraz daha hafif şekilde atlatırken İtalya, İspanya ve ABD gibi ülkelerde tahribat oldukça ağır oldu.

Küresel salgın süresince alınan önlemler geç veya yetersiz kalmış, hem dünyada hem de ülkemizde özellikle birçok küçük işletme ve kobiler büyük bir sıkıntı yaşadılar, yaşamaya devam ediyorlar. Büyük küçük bu tarz bir durumu öngörememiş olan birçok şirketin iflasa kadar sürüklendiğine ve birçok insanın işsiz kaldığına tanık olduk. Devlet yardımları ve kredilerin ötelenmesiyle ufak bir nefes alan işletmelerin salgın bittikten ve hayat devam etmeye başladıktan sonra nasıl bir yol izleyeceğini kriz yönetimi belirleyecek diyebiliriz. Daha detaylı planlamalar yapılmalı ve bugünün ardından gelebilecek olan olağanüstü ya da olağandışı her türlü durum için tedbirler alınmalıdır diyebiliriz.


İş dünyasındaki çok uluslu ve büyük şirketlerin savaş, doğal afet gibi olağandışı durumlar için diğer işletmelerden daha hazırlıklı olduğunu da süreç boyunca görmüş olduk. Birçok büyük işletmenin üretimlerinde aksama dahi yaşanmadı denebilir. İş ve işçi sağlığını ve denetimini sıkı tutan büyük işletmeler, hijyen ve sterilize koşullarını hızlıca planlayarak yalnızca durağan ama sıkıntısız bir sürece girdiler.

İşletmelerde beyaz yaka pozisyonlarında çalışanlar “home office” sisteme kolayca entegre oldular ve evden çalışma kolaylığı sayesinde işlerin aksaması çok uzun sürmedi. Üretim kısmında da salgının başlangıcının ardından kısa bir süre sonra belirli hijyen koşulları ve sosyal mesafe kuralları ile süreç işlemeye devam etti, fakat üretimde arz azaldı diyebiliriz. Çünkü çalışan sayısının azalması ve tedarik zincirlerinde meydana gelen aksamalar hatta durmalar dolayısıyla iş süreçleri kısıtlandı.

Birçok işletme mağazalarını kapatmasına rağmen e-ticaret şeklinde satışlarına devam etti. Hatta internet üzerinden yapılan satışlarla kâr düzeyini stabil tutabilmiş işletmelerden de söz edebiliriz. Güncel olarak bu tür işletmeler mallarını talebe göre arz ediyor, hatta tedarik sorunlarından dolayı talepleri karşılayamayacak üretimin gerçekleştiği sektörler ve işletmeler de mevcuttur. Peki, her şey normale döndüğünde ne olacak ya da her şey normale dönebilecek mi? Bunu uzmanlar dahi kestiremezken net fikirler sunmak sağlıklı olmayacaktır. Fakat çevrimiçi satış, e-ticaret ve dijital pazarlama gibi kavramlar ve alanlar her tür işletmenin önceliği haline gelecek öngörüsünde bulunabiliriz.

E-Ticaret ve Pazarlamanın Geleceği Nasıl Olacak?

Pandemi süreci yavaş yavaş geriliyor fakat sonrasında insanların davranışları değişecek ve küçük işletmeler ve e-ticarette yer almayan firmalar "Eh, işler normale dönecek" diye düşünerek büyük bir zaman kaybedebilirler. İşler asla normal olmayacak diyebiliriz. Daha öncesinde online alışveriş yapmamış insanlar dahi bu süreç boyunca yeni bir satın alma davranışı geliştirdiler. Salgın tüketicilerin davranışlarını değiştirdi ve değiştiriyor. Buradan bakıldığında işletmeler e-ticaret sitelerinde daha fazla yer almak isteyebilirler, hatta kendi e-ticaret sitelerini dahi oluşturabilirler.

Pandemi sürecinde bir grup insanın düşünceleri ise bambaşka seyretmiştir. Onlar ise dışarı çıkıp para harcamak istiyorlar. Alışveriş merkezlerine geri dönmek istiyorlar. Diyelim ki bu dönemden önce bir restoranınız vardı ve salgın sürecinde kepenk indirmek durumunda kaldınız. Sokağa çıkma yasağının ve kişisel karantinanın bitiminde muhtemelen eskisi gibi iş yapmayacaksınız. Hal böyle olunca da şu tarz düşünceleriniz olacak “Şu an bu kadar büyük bir yere ihtiyacım var mı? Belki biraz küçültmeliyim. Hala restoran işinde olacaksam, belki daha küçük bir yer inşa etmeliyim. Hatta yalnızca online olarak siparişler alıp dağıtım yapmalıyım.” ve yeni yollar arayacaksınız. Yeni normal kavramı içerisinde ekonomik ihtiyaçlarınızı karşılamak durumunda kalacaksınız. Orta vadede özellikle küçük işletmeleri iyi bir sürecin beklemediğini öngörmek ise pek zor olmayacaktır.

Online Toplantılar, Ofis Sistemi Değişecek mi?

Covid-19 salgının sonrasında da insanlar için en azından bir süre daha endişe sebebi olacaktır. Bu sebeple özellikle şirketlerin beyaz yaka pozisyonlarında ofis hayatına dönüş bambaşka bir hale gelebilir. Aslında beyaz yakanın evden çalışma konusunda şikayetçi olduğu noktalar var fakat bu büyük işletmeler için bir fayda sağlıyor. Neredeyse 24 saat ulaşılabilir ve çalışabilir olarak görülmeye başlayan beyaz yakalar, ofis hayatına dönmeyi tercih ediyor olsa da covid sonrası firmalar en azından bir süre daha ofis hayatına dönüşü geciktireceklerdir.

Koronavirüs salgını sürecinde çevrimiçi çoklu görüşme sağlayan aplikasyonlara entegre olan firmalar, toplantılarını da sıkıntısız ve belki de daha kreatif olarak gerçekleştirmeye başladı. Yöneticisinden, en alt kademesine kadar herkes bu entegrasyona aynı anda adapte oldu ve özellikle beden gücü gerektirmeyen pozisyonlarda çalışanların mobilken dahi online toplantılara katılma gereklilikleri oluşmaya başladı. Covid sonrası şirketler çalışanlarından beklentilerini daha yüksek tutmaya başlayacak diyebiliriz.

Şirketlerin iş dünyasının çevrimiçi olarak da sürebileceğini, ofislerin belki de haftada birkaç gün gidilebilecek yerler olabileceğini hatta ofis kirası ödemeden tüm çalışanlarını “home office” sistemde çalıştırabileceğini görmesi emek sömürüsünü ne denli etkileyecek bilemiyoruz fakat şirketlerin virüs kontrol altına alındıktan sonraki süreç konusunda danışmanlık almaları gerektiğini ve işçilerine sunduğu fırsatları da değerlendirmeye almaları gerektiğini düşünmekteyiz.

Covid Sonrası Yeniden Faaliyete Geçecek İşletmelere Tavsiyeler

İşletmenizin neler yaşadığına dair iletişim kurmalı, şeffaf ve dürüst olmalısınız. Çalışanlarınızla ve müşterilerinizle dürüst iletişim kurmaya özen göstermelisiniz. Müşteriler, krizle karşılaşan markaları ve işletmeleri takdir eder ve onlara sempati duymaya başlarlar. Bu dünyanın dört bir yanında bu şekilde olmaktadır. Kısa süre içerisinde bir bağlantı oluşturmazsanız, daha sonra bir bağlantı oluşturmak zor olacaktır. Özellikle müşterilerle bağlantıda kalmak ve sosyal medya uygulamalarında aktif olmak sonrası için işletmenize fayda sağlayacaktır.

Eğer çalışanlarınız evden çalışmaya devam edeceklerse, onlara günlük aktiviteleri için esneklik sağlamalısınız. Söz konusu aile olunca çalışanlarınız bir süre sonra aileleriyle geçirdikleri vakitleri de onlardan aldığınız için verimsizleşebilirler. Home Office çalışanlarınıza maaşlarına ilave olarak yemek desteği sağlamanız da içsel krizleri yönetmenizi sağlayacaktır. Evden çalışma konusunu belirli sınırlara almak kesinlikle çalışan psikolojisine olumlu katkılar yapacaktır.

Herhangi bir pazarlama veya satış işinde iseniz danışmanlık firmalarıyla sektörünüzdeki dönüşümler ve yapmanız gerekenler hakkında etkileşim halinde olmanız işletmeniz açısından önemli bir nokta olacaktır. Çünkü danışmanlık firmaları birçok işletmeyle çalışmakta ve salgın sonrası verileri net olarak sağlayabilmektedirler. Böylece işletmenizin içinde olduğu durumu, sektör bazlı olarak ele alacak ve gelecek için beklentiler ve hedefler koymanızı sağlayacaklardır. ABD ve İtalya başta olmak üzere dünyanın her yanında, birçok piyasa salgın dolayısıyla büyük zarar gördü. Bu durum bir dünya finansal krizinin de habercisi olabilir. Bu sebeple gelecek için hedef ve stratejiler belirlemeniz firmanızın sürdürülebilirliği açısından oldukça önemlidir.

Covid Sonrası Dünya Finansal Bir Krize Girebilir Mi?

Herhangi bir büyük salgında, en büyük maliyet her zaman insan hayatının trajik kaybıdır, ancak bugünlerde endişelenmemiz gereken tek maliyet bu değildir. Bu salgının, enfeksiyon oranı büyük ölçüde azaldığı zaman sonrasında küresel ekonomi üzerinde kalıcı etkileri olabilir. Peki, ne tür etkilerden bahsedebiliriz?

İspanyol Gribi Sonrası Ekonomi, Covid için Öngörü Olabilir Mi?

Dünya çapında yaklaşık elli milyon insanı öldüren ve beş yüz milyon insanı enfekte eden 1918 İspanyol Gribi büyük bir tahribat yaratmıştı. O dönemde ekonomik olarak hiçbir sıkıntı görülmemekteydi. Tabii ki, salgın süresince üretim durmuş ve yalnızca gıda ürünleri tüketilmişti. Bu nedenle o dönemdeki pandemi insan psikolojisini ve ekonomiyi derinden sarsmıştı.

Günümüzde olduğu gibi, yayılmayı geciktirmek için sayısız işletme kapanmak zorunda kalmış ve birçok insan ölmüş, birçok değerli pozisyon boş bırakılmıştı. Posta teslimi ve çöp toplama gibi kamu hizmetleri de durma noktasına getirilmiş ve birçok tarım işçisi hasta olduğu veya hastalanmamaya çalıştığı için mahsul verimleri korkunç derecede düşmüştü.

İspanyol Gribinin insan hayatı üzerinde büyük bir sıkıntı yarattığı tartışılmaz, ancak aynı şey küresel ekonomi üzerindeki etkisi için de söylenebilir mi? Öğrenmek için İspanyol Gribinin ekonomik sonuçlarına daha ayrıntılı göz atalım. Bu salgının ekonomik etkisini analiz etmek şaşırtıcı derecede zor olabilir, çünkü finansal dünya üzerindeki etkilerinin Birinci Dünya Savaşı'nın etkilerinden tamamen ayrılması zordur.

Dünya Ekonomik Forumu, ortalama GSYİH ve kişi başına tüketimin sırasıyla yüzde altı ve sekiz azaldığını tahmin ediyor, ancak verilerde hala önemli boşluklar var. Birinci Dünya Savaşı daha önce gerçekleşmemiş olsaydı, tamamen farklı bir durum setine bakıyor olabilirdik.

Tipik olarak genç, hasta ve yaşlıları hedef alan birçok hastalığın aksine, İspanyol Gribi on beş ila kırk dört yaşlarındaki orantısız sayıda erkek ve kadının ölümüne sebep olmuştu. Sonuç olarak, işletmeler nihayet yeniden açıldığında hastalığın hemen sonrasında, çalışma çağındaki insan sayısında önemli bir azalma olduğu için büyük işgücü sıkıntısı ile karşı karşıya kalmışlardı. İlginç bir şekilde, geri kalan işçiler için ise ücret artışları olmuştu. Çünkü grip sonrası ekonomi emeğe gerçek bir prim vermek zorundaydı. Başka bir deyişle, bu küresel salgının ardından, iyi bir işçiyi bulmak zordu. Salgının etkileri üzerine yapılan araştırmalar, sosyal güvenlik sistemlerine yapılan yatırımların ve kullanımının dünya genelinde arttığını ortaya koymuştur.

Salgın sırasında doğan çocukların, daha önce veya sonra doğan çocuklardan çok daha düşük performans gösterdikleri, genellikle daha düşük sosyoekonomik gruba dahil aileler tarafından dünyaya getirildiği ve daha yüksek oranda fiziksel ve zihinsel engellilik yaşadıkları görülmüştür. Bu, tartışmalı olarak, ekonomi üzerinde ölümlerden bile çok daha uzun süreli bir etkiye sahip olmuştu.

Aileler, gelirlerini kaybetmiş, küçük işletmeler genellikle ciddi şekilde zarar görmüş ve hizmet ve eğlence endüstrileri gerçek bir darbe almıştı. Garip olan ise İspanyol Gribi’nden sonra ekonominin daha iyi ilerlediği gerçeğidir. St. Louis Merkez Bankası'nca yapılmış olan bir araştırmaya göre, insanlar aileleri ve arkadaşlarını kaybederken, ekonomi nispeten hızlı bir şekilde toparlanmıştı. Araşmaya göre, İspanyol gribi salgını “kolektiviteler üzerinde değil, insan toplumunun - bireylerin atomları üzerinde kalıcı bir etki” yaratmıştı.

İspanyol Gribinin ekonomi üzerindeki etkisinin gerçek şaşırtıcılığı, bu etkilerin uzun vadeli olmamasıydı. Salgını doğrudan, 1929 çöküşüne kadar Amerikan tarihinin en büyük ekonomik refah dönemlerinden biri olarak bilinen 1920'ler izlemişti.

Covid-19’un Sonrasındaki Etkiler, Geçmişteki Pandemilerle Kıyaslanamaz

Covid-19 pandemisinin ekonomik etkileri hakkında herhangi bir öngörü sahibi olup olamayacağımızı görmek için geçmişin pandemilerini gözlemlemek ilginç olabilir elbette. Ancak İspanyol Gribi’nden yüz yıl sonra dünya önemli ölçüde değişti, bunu dikkate almakta fayda var. Daha karmaşık ve merkezi bir ekonomi ile uğraşıyoruz, dünya nüfusu önemli ölçüde daha yüksek ve küresel bağlantı virüslerin her zamankinden daha hızlı yayılmasını sağlıyor. O zaman olanların bugünkü ekonomik koşullar altında tekrarlanacağının garantisi yoktur. Dünyada ekonomik ve finansal düzen tamamıyla değişebilir.

Covid Sonrası Ekonomide İşletmeler

Covid-19 ülkemizde ve dünyada ekonomik olarak çok büyük bir duraklamaya sebep olmuştur. Geçmişte savaş dönemi koşullarını bugün doğal bir virüs oluşturdu ve birçok işletme büyük sorunlarla karşı karşıya kaldı ya da iflas etti. Devletin bu dönemde banka kredileri vermiş olması gelecekte işletme sahipleri için daha olumsuz sonuçlar doğurabilir. Fakat işletmeler için bir tavsiyede bulunmak gerekirse, bu tavsiye sürdürülebilirlikleri açısından destek almaları ve uzun, orta ve kısa vadeli stratejiler için bir an önce aksiyon almaları yönünde olacaktır.