Aile şirketlerinde en önemli adım doğru Kurumsallaşmadır. Kurumsallaşma sağlanarak aile şirketlerinin çok hızlı ilerlemesi, büyümesi mümkündür. Ortak Akıl Yönetim Danışmanlık olarak; Yönetimde aile üyelerinin sayılarına bakılmaksızın üst düzey pozisyonlara aile üyelerinden olmayan profesyoneller getirmektedir.
Ancak aile bireyleri dışından gelen yöneticilerin fikirlerini söylediği lakin son sözün yine de patronda olduğu yapı bir noktada gelişimi ve yaratıcılığı köreltir. Bu dikkatlerden kaçmamalı. Profesyonel yöneticini ailenin bir sonraki jenerasyonunun eğitiminde de yeri önemlidir. Aile şirketlerinin başarılarını sürdürebilmeleri için profesyonelleşmeleri şart.
Kurumsallaşma sürecindeki aile şirketlerinde;
İş hayatının belirli dönemlerinde, kimi zaman durağan kimi zamanda çalkantılı dönemler mutlaka görülmektedir. İş dünyası çerçevesinde, bu dönemleri kapsayan uygulamalar neticesinde ise, adımızı duyurabilmek adına, bize belirli yetki ve sorumluklar düşmektedir. Bu konuları ayrıntılı olarak ele almadan önce, dilerseniz aile şirketlerinde kurumsallaşma nedir? Sorusunu yanıtlayalım.
Kurumsallaşma kavramı, piyasalara güven sağlamak ile birlikte finansal ve diğer pek çok iş kolunda verimliliği artırarak, şirket değerini ön planda tutmak adına sermaye maliyetlerini artırmayı amaçlamaktadır.
Kurumsal yönetim neden önemlidir? Başlığı adı altında değerlendirilebilecek hususların başında, bahsettiğimiz gibi piyasalara güven sağlamak itibari ile finansal verimliği artırmak ve şirket değerini artırarak öz kaynak ve bir takım dış kaynakların erişilebilirliğini artırmak gelmektedir.
Aynı zamanda geleceğini inşa eden girişimciler, piyasadaki rekabet gücü ve hisse değerlerini artırarak sürdürülebilirlik kavramını hayata geçirmeyi amaçlar.İş hayatı, belli başlı bir mücadele gerektirir. Bunun yanı sıra, işin içerisine aile kavramı girdiğinde olayların neden-sonuç ilişkileri kapsamında değerlendirilebileceği süreçler de girmektedir.
Kurumsallaşma kapsamında değerlendirilebilecek en önemli konu, devir konusu ve icra konusudur. Devir konusu kapsamında, aile üyeleri arasındaki devrin, kime nasıl devredileceği hususu gündemde yer alırken, icra ile devir konusunun birbirinden ayrılmadığı göze çarpmaktadır. Bu iki konunun ise birbirinden bağımsız olarak ele alınması gerekmektedir.
Bunun yanı sıra kurumsallaşma yolunda bir takım stratejileri de bu bağlamda yönetmek gerekmektedir. Bu stratejilerden bahsetmek gerekirse, öncelikli olarak insan stratejileri adı altında kendi servetini yönetebilme stratejisi, hukuk stratejileri, finans stratejileri gibi bir çok iş kolu ve riskler bu bağlamda değerlendirilebilir. Genel itibari ile bakıldığında Türkiye'de halka açık birçok aile şirketi olabildiği gibi, bu yapıların içerisinde genel olarak aile kavramının da mevcut olduğu görülebilmektedir. Kurumsallaşma denildiği zaman, sürdürülebilirlik kavramı ön planda olmalıdır.
Sürdürülebilirlik kavramı, ön planda tutulabildiği takdirde hangi iş kolunun, neye göre, kime göre olduğunu, hangi stratejinin, doğru zamanda doğru yerde kullanılabileceğini belirlemek, muhafaza edilerek belirli bir sistemin korunmasını da beraberinde getirmektir. Kurumsallaşma sürecinin, adeta üste dikilmiş kaftan olarakta algılanabilmesi gerekir. Çünkü bu tür şirketlerde net olarak asıl amaçlanmak istenen geleceğe dönük yatırımlardır. Ve tam olarak her yönü ile yani karını zararını dikkate alarak, belirli bir uyum içerisinde hareket edebilmeyi amaçlamaktır.
Bazı işletmeler bu uyumu yakalamak adına kurumsallaşma yolunda bazen geleneksel yapıyı dikkate alırken bazen de modern yapıların örnekleri ile karşımıza çıkmaktadır. Kurumsallaşan şirketlerin devir konusunda dikkat etmesi gereken husus ise zaman veya mekandan bağımsız olarak aile üyeleri arasındaki mirası güvenilirlik noktasını da göz önünde bulundurarak devreye sokmaktır ki bu sürdürülebilirlik kavramının altın kuralıdır.
Çünkü aile şirketi, geleceğini inşa etme yolunda büyük bir adım atarak riskleri de göz önünde bulundurmak suretiyle kendine yeni bir yaşam alanı yaratmaya çalışmaktadır. Ve bunu yaparken de aile bireylerinde güveni en üst düzeyde tutması gerekmektedir. Kurumsallaşma yolunda ise bazı unsurların geliştirilmesi gerekmektedir. Bunlardan bazıları;
Bu hususlar, genel olarak iyileştirilmesi - geliştirilmesi gereken hususlar arasında göze çarpanlardır.
Yönetim kurulu :
-Koç Holding : Koç Holding, 1926 yılında Vehbi Koç tarafından hayata geçirilmiş Türkiye'de ilk ve en büyük özel holding olma özelliği ile gündeme gelen bir holdingdir. Kurumsallaşan şirketlerin ortak özelliği, aile bireylerinde bir takım nitelikler itibari ile oluşan kimlik vasfını doğurur. Bu sebepledir ki Koç ismi, ailenin soy ismini de şirket içerisine alarak adından bahsedilebilir bir konuma getirmiştir.
Türkiye ekonomisindeki dalgalanmalara rağmen tüm çalışanları ile bir bütünlük içerisinde olup, karlı büyüme olanakları ile dünyada sürdürülebilirlik kavramını ön planda tutarak en üst sıralarda yerini almak ve geleceğe yön vermek amaçlanmıştır. Stratejik prensiplerine değinecek olursak öncelikle portföy yapıları dikkate alınarak ülkelerin risklerini en aza indirmek, veritabanlarındaki risk ve fırsatlar değerlendirmeye alınarak ilerlemek, teknolojik fırsatlar göz önüne alınarak belirli iş kollarında hakimiyeti sağlamak, marka prensibi ile hareket edip belirli bir iş akışları şematiği adımlarını dikkatle kullanarak maksimum verimlilik sağlanılması amaçlanmaktadır.
-İnci Holding : Meral İnci Zaim tarafından kurulan ve kuşaktan kuşağa geçerek önde gelen holdinglerin arasında yer alan, bir şirkettir. Bu şirkette de aile kavramı ön planda olup, çalışanların memnuniyeti, şirketin sürdürülebilirlik kavramı çerçevesinde sadakat duygusunun ön planda oluşu dikkat çekmektedir. Kurumsallaşan şirketlerin ancak aile kavramı bazen bazı noktalarda risk unsuru taşıyabilmektedir.
Dolayısı ile aileler büyüdükçe şirkete ortak olan aile, bazı menfaat duygularını ortaya çıkarmaktadır. Bu yüzden mutlaka ortaklık, ortak menfaatler doğrultusunda ele alınıp iş kollarının da uyumlandırılabilmesi açısından önem taşımaktadır.
İş akışları dediğimiz kavram genel anlam itibariyle iş dünyasında kullanılan, belirli iş kollarının yine belirli bir düzen içerisinde uygulayabileceği adımları ifade etmektedir. İş akışları kapsamında atılan adımlarda aklımıza ilk gelen uygulamalar; iş akışı modülü kapsamında şablonlar, arayüzler, süreç yönetimleri, mobil imzalar gibi bir çok uygulama olarak sıralanabilir. Bu iş akışlarının ise, nasıl bir faydası olabileceği konularına değinmek gerekirse;
Büyüyen şirketlerin kuşaktan kuşağa geçerek belirli bir vizyon sahibi olduğundan yukarıda örnekler çerçevesinde de bahsedilmişti. Peki ama kimdir bu kuşaklar?
1.Kuşak : Bu kuşağın diğer kuşaklardan ayrılan en önemli özelliği, işi asıl kuran yapılan veya yapılacak olan işlere fazlası ile hassasiyet duygusunu katarak iş disiplinine gereken önemi verendir.
2.Kuşak : Bu kuşak ise şirketin miras yada devir yolu ile geçtiği ve birinci kuşaktan farklı olarak değer yargılarının ve iş kolu hassasiyetlerinin farklılık gösterebileceği kuşak olması itibari ile karşımıza çıkmaktadır.
3.Kuşak : Bu kuşakta ise değer yargıları ve iş hassasiyetleri tamamen derinleşmek ile beraber mirasçıların bazıları, iş disiplinine gereken önemi vermezken bazıları iş hassasiyetini de göz önünde bulundurarak gereken önemi vermektedir.
Aile anayasası dediğimiz kavram, kurumsal şirketlerin geleceğini kontrol altına alabilmek adına şirket yönetimine ve kuşaktan kuşağa geçiş aşamalarında güvenli bir ortam elde etmek adına önem verilmesi gereken bir yasadır. Aile anayasasının temelinde, aile bütünlüğünün oluşumuna katkıda bulunacak temelleri inşa etmek, bunu yaparken de şirketin sürdürülebilirlik kapsamı içerisinde birlik ve bütünlüğünü korumak ön plandadır.
Bu anayasalar, kuşaktan kuşağa geçerken, aile bütünlüğünü bozmadan, belirli bir alt yapı oluşumunu sağlarken, aynı zamanda şirketlerin iktisadi alanda ve diğer pek çok alanda gelişmesine kaynaklık etmesinde yardımcı unsur olarak karşımıza çıkan anayasaların temelini oluşturur. Dolayısı ile hem aile şirketlerinin kurumsal kimliğine zarar vermeden ,hem de aile üyeleri arasındaki parçalanma bölünme gibi riskleri ortadan kaldırma amaçlı anayasalardır.
Genel anlam itibariyle önemli olan kısım aslında anayasanın yazılması değil, bu anayasanın sağlıklı bir şekilde bütünlüğünü koruyabilmek ve uygunluğunu deneme yanılma yolu ile sağlamaktan geçer. Yani hangi noktaların aile şirketi açısından daha çok uygulanabilir olduğu hangi noktaların kişiye ve dolayısı ile vizyonuna uygun olduğunun, hangi noktalarda revizyona ihtiyaç olunduğunun, hangi noktalarda koşulsuz uygulanabileceğinin belirtilmesi gerekmektedir. Aile şirketlerinin kurumsallaşması yolunda atılabilecek bu adımlar aile anayasasını oluşturur.
Aile şirketi anayasası, bir anlaşma-uzlaşma belgesi olarak nitelendirilmelidir. Bunun içindir ki öncelikle aile üyeleri arasındaki bu anayasa dışarıdan bir rehber aracılığı ile yani aile dışı kapsamında ele alınabilecek biri ile bir araya gelerek aile ve şirketin vizyon ve misyon başlığı adı altında değerlendirilerek incelenmelidir. Aile üyeleri arasındaki menfaatlerin belirli bir çatı altında toplanarak uygun koşullarda uygulanabilir ve anlaşılabilir olmasına dikkat edilmelidir. Dolayısı ile, ortak bir görüşe sahip olunması gerekmektedir.
Tabi bu anayasaların, bir de hazırlanması sürecinde yaşanan veya yaşanabilecek dönemlere ait olduğunu gösteren değişikliklere ayak uydurabilen bir anayasa niteliği taşıması gerekmektedir. Bunun içindir ki, sürekli güncellenebilir niteliği ortaya konulmalıdır. Anayasa belirlendikten sonra geçilecek aşama ise yine aile üyeleri arasından seçilebilecek bir üye belirlemektir. Ve tüm aile üyelerini barındıran aile ağacı da dediğimiz kavrama göre hissedarların oluşturduğu bir liste hazırlamaktır.
Bu hissedarların oluşturduğu, kurumsallaşan aile şirketinin mutlak suretle uygulanması gereken anketleri olmalıdır. Bu anket soruları yaklaşık 50 sorudan oluşmalıdır, ve bu soruların genel alt başlığı şirketin ve aile bireylerinin menfaati adı altında değerlendirilmelidir. Aile üyelerinin bu sorulara verdikleri her hayır cevabı ise neden-sonuç ilişkisi içerisinde değerlendirilmesi kapsamında cevap verilerek açıklama yapılması istenir. Anket işlemi tamamlandıktan sonra ise mülakat aşamasına geçilmesi gerekmektedir.
Bu anayasada, aile üyelerinin ve aile üyelerine ait şirketlerin genel hatlarını ele alırsak;
Her aile, bir diğerinden farklı özellikleri nedeni ile ayrılmaktadır. Bundan dolayı her ailenin bir diğerinden bağımsız olması koşulu ile kendi anayasasını oluşturması zorunlu kılınmaktadır. Çünkü her ailenin farklı bakış açıları olabildiği gibi aile şirketlerine de bu bakış açılarını yansıtarak bazen geleneksel bazen modern bakış açısı ile birbirinden farklı stratejiler ortaya koyabilmektir. Bu da kendi işletmelerindeki olumlu-olumsuz tüm faktörleri göz önüne alarak dönemin teknolojik gelişmelerini de dikkate alarak kendine yeni bir yaşam alanı yaratma hususunda önem arz etmektedir.
Aile şirketlerinde şirketlerin ihtiyacına göre, farklı ortak grupları mevcuttur:
-Hisse Dönüşümü Sureti ile Ortaklık: Genellikle uluslararası kuruluşların tercih ettiği bir ortaklık modelidir. Kredi ve finansal hakların geri ödeme yerine hisseye dönüşüm sureti ile kurulan ortaklık çeşididir.
-Pay Devri Sureti İle Ortaklık : Stratejik amaçların ve finansal nitelikteki amaçların bir kısmının veya tamamının, belirli şartlar dahilinde devredilmesi ile yapılan ortaklıktır.
-Sermaye Artırımındaki Ortaklık : Finansal nitelikteki amacın ön plana alınarak değerlendirme sürecini kapsayan dolayısı ile finansal kaynağın şirkete aktarılması sürecini ve şirketlere oranı dikkate alınarak değerlendirilen bir ortaklık çeşididir.